Mısır dövme çiti
Eskiden,Tarlalardan hasadı yapılan mısır, özel olarak yapılmış ÇİT ya da ÇİTEN denilen çoğu zaman dallardan örülmüş barakalara konulur, burada muhafazası sağlanır, tüm evlerin ekmek ihtiyacı mısırla karşılanırdı.
Çitenlerde muhafaza edilen mısırlar değirmene götürülmeden önce resimde görülen daldan örme çit üzerine konulur, burada dövülerek kocanından tanelere ayrılması sağlanır, daha sonra bu taneler çuvallara doldurularak değirmenlere götürülür ve ekmeklik un elde edilirdi.
EL HIZARI
Eskiden,Ağaç kütükleri için özel bir düzenek hazırlanır, resimde görülen hızar biri aşağıda diğeri yukarıda duran iki kişi tarafından tutularak kütükler biçilir, kereste ve tahtalar bu şekilde elde edilirdi.
EL DEĞİRMENİ
Dövülerek saplarından ayrılan mısır tanelerinin bir bölümü resimde görülen el değirmenlerinde öğütülür, kalın taneli olan bu unlara ÇEKİNTİ adı verilir, Çekintiden pancar ve kabuklu fırın fasulye yemekleri yapılabileceği gibi birçok çorbanın içine katılarak yemeklere ayrı bir tat kazandırılırdı.
Çeyiz Sandığı
Bu gün de kısmen devam eden çeyiz sandığı geleneği hemen tüm evlenme çağındaki kızlar için hazırlanır, bu sandıkta evlenecek kızın özellikle kendi hazırladığı danteller, oyalar, el işleri, örmeler, kanaviçeler, yazmalar, cemberler ve havlular muhafaza edilirdi.
çeyiz sandığının açılıp içindekilerin görülmesi özellikle evli bayanlar ve anneler için ayrı bir önem taşırdı.
Bu gelenek halen kısmen de olsa sürmektedir ancak çeyiz sandığının içeriği artık eskisi kadar el emeği göz nuru sanat eserlerinden uzaklaşmaktadır.
EKMEK PİŞİRME SACI VE EYİŞ
Değirmenlerde öğütülen mısırdan elde edlien un ocağa konulan sac üzerine BAZLAMA denilen yuvarlak şekillerde dizilir, EYİŞ denilen kürek ağızlı bir demir parçasıyla çevrilerek pişirilirdi.
YÜN TARAĞI:
Koyunlardan kırkılan yün yıkanıp temizlendikten sonra resimde görülen araçta taranarak liflerine ayrılır, bu liflerin eğirilmesiyle de çorap, kazak, halı, kilim vs. yapımında kullanılan meşhur saf yün iplikler elde edilirdi.
EĞECEK:
Bir önceki resimde görülen yün yarağından geçirilen yünler, yukarıdaki resimde görülen EĞECEK denilen araçların çevrilmesi şeklinde iplik haline getirilirdi ve bu ipler değişik örgü işlerinde kullanılırdı.
ASMA KAZAN:
Eskiden evlerimizde soba, kuzine, tüplü ocaklar, elektrik ve elektrikli araçlar bulunmazdı. Her evin, Avrupalıların ŞÖMİNElerinin biraz daha kabası ocaklar bulunur, ısınma bu ocaklar sayesinde sağlanır, tüm yemek işleri bu ocakların içinde yürütülürdü.
Resimdeki kazan bu ocağın içine kalın zincirlerle asılır, bu kazanın altında yakılan ateşle sıcak su temin edilir ya da kalabalık ortamlarda yemekler de bu şekilde yapılırdı.
Eskiden evlerde beslenen hayvanlara da YAL adı verilen yemekler pişirilir, büyük kazanlarda ya da GERDEL denilen ahşaptan yapılmış kaplarda ahırlara kadar taşınarak yedirilirdi. Üstelik tüm bu işler, evlerde ve kapılarda şebeke ya da çeşme suyu bulunmadığından güğümlerle belde taşınan su ile halledilirdi.
AYDINLATMA ARAÇLARI:
Yakın tarihimize kadar köyümüzde elektrik yoktu. Elktrik olmadığı dönemlerde yukarıdaki resimlerde kullanılan kandiller ve lüksler kullanılırdı. Lüks, herkesin bulabileceği bir aydınlatma aracı değildi. 5, 7, 14 numara gaz lambaları kullanılmaktaydı ve bie evin en önemli ihtiyaçlarının başında şimdilerde piyasadan kalmak üzere olan GAZ geliyordu.
Bu araçlardan da önce İDARE IŞIĞI denilen ip fitilli, camsız, tenekeden yapılma araçlar kullanılmaktaydı.
EYER:
Eskidenve bu günde halen kullanılan motorlu taşıtlar olmadığından en önemli ulaşım aracı atlardı ve atlara binmek için önce resimdeki EYER denilen araç sarılır, sonra ata binilirdi. Eyerin ayrıca (şimdiki araçlarda gaz prdalı yerine geçen!) süslü bir de kırbacı bulunurdu.
Eyerin yük için imal edilmiş kaba tiplerine ise SEMER denilirdi ve bu gün halen semer at bulunduran bazı ailelerde mevcuttur.
KÖSELE TAŞI:
Bu gün halen kullanılmakta olan kösele taşı balta, orak, girebi gibi kesme araçları ile evbıçaklarının bilenmesi için kullanılır.
DİKİŞ MAKİNESİ:
Eskiden tüm genç kızların neredeyse birinci sıradaki çeyizi dikiş makineleriydi. Dikiş makeneleri bir döneme damgasını vurduktan sonra konfeksiyon ürünlerinin yaygınlaşmasıyla yavaş yavaş ortadan kalktı.
PULLUK
Eskiden,Atla çekilen tarla sürme aracıydı. Karazabanda iki öküz gerekirken pullukta tek at yeterli oluyordu.
Bu günün traktörü!
Abdestlik ve Mangal
Çok tuhaf gelebilir gençlerimize ama eskiden köyümüzde su yoktu, musluklar yoktu, bildiğimiz lavabolar yoktu ve en önemlisi soba yoktu.
Odaların ısıtılması resimdeki mangallar sayesinde sağlanırdı.
Misafir geldiğinde bir elde übrük denilen su kabı, bir elde resimdeki abdestlik (abdaslık) ve omuzda havlu olarak misafirin eline su dökülür, yıkanması, temizlenmesi ve kurulanması sağlanırdı.
KOLAN (İP) DOKUMA
Her türlü yük taşıma işlerinde kullandığımız kolan (ip ) ı genellikle herkes kendisi dokur.Bunun için 3 adet bir metre boyunda çıtanın uçları bağlanır.
Çadır direği şeklinde yere dikilir iki adet kazık yaklaşık 3 metre kadar mesafeye çakılır.Kolanın enine göre iki kazık boyunca ip ıyılır. Üç ayaklı sehba orta yere kurulur. İpleri aşağı yukarı ayıracak sistemde iplerin tek-tek bağlanmasıyla oluşturulur. Dokuma ipi bir sağa,bir sola geçirilerek kolan dokuma işi başlar.
Tahtadan yapılmış kılıç denilen aletle ipe vurularak sıkışması sağlanır.
Dokuma işi bitince uçlar saç örgüsü gibi örülerek kullanılır hale gelir.
ALAF YIĞINI:
Mısır saplarının hayvan yiyeceği olarak kurutulmuş haline alaf denilirdi. Hemen tüm köy halkının kendine özgü büyükbaş hayvanları bulunur, herkesin ekebileceği açık arazileri olur, bu arazilere mısır başta olmak üzere değişik ürünler ekilirdi. Mısırın kendisi ekmek yapımında kullanılır, sapı da hayvan yiyeceği olarak değerlendirilirdi.
Yukarıdaki resimde de görüldüğü gibi mısır sapları kışlık olarak bir ağaç ya da direk etrafına dizilir, buna da yığın adı verilirdi.
halen bazı evlerin avlularında bu tür yığınlara rastlamak mümkündür.
KÖY FIRINI:
Hemen her evin kapısında bir fırın bulunurdu. Bu fırınlar da Daha çok mısırlar kurutulur, fırın darısı denilen kendine özgü çok hoş bir aroması olan mısır unu elde edilirdi. Bu un çeşitli yemeklerin yapımında kullanılırdı.
Bundan başka fırınlarda taze fasulyeler haşlanma şeklinde ani ısıyla şoklanarak kurutulur, kendine özgü çok hoş bir yemek malzemesi üretilirdi.
Günümüzde hala fırını bulunan evlere rastlamak mümkündür. Bu fırınlardan fırını bulunmayan komşular da yararlanabilmekltedir.
HALI DOKUMA
Bundan 10-15 Yıl öncesine kadar Genç Kızlarımız Genelde 2 metre karelik Çok Zahmetli bir iş olan bir santimetresine 6 bin ilmek atılan Hereke Tipi ve ipek El Dokuma Halı Dokurlardı .
2 metre karelik halı 2 kişi tarafından 4-5 Ay sürerdi. Bir Nebzede olsa Aileye maddi katkı sağlardı. Köyümüzde Genç nesil olmadığından artık yapılmamaktadır diğer komşu köylerde halı dokuma işi devam etmektedir
Halı Tezgahı
|
|
|